Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi

Selanik
Thessaloniki, Θεσσαλονίκη
İki kez bulunduğum Selanik ile ilgili Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi’ni sizin için hazırladım. Peki Selanik nerede derseniz… Selanik, Yunanistan’ın kuzeyinde, İstanbul’un 590 km batısında Ege Denizi kıyısında bulunan bir şehir.

INDEKS
- Genel Bilgiler
- Hızlı Bilgilendirmeler
- Yunan Kültürü ve Selanik Halkı
- Selanik’te Neler Yapılır
- Gitmeden Önce Bilmen Gerekenler
- Selanik’te Hala Ayakta Kalabilen Türk Yapıları
- Selanik Türk Yönetiminde Halk
- II. Meşrutiyet ve Selanik
- 1912 – Selanik’in Düşüşü
- 1917 Yangını
- Selanik Yahudileri
- Yunan Mutfağı – Selanik’te Ne Yenir
- İpuçları – Tasarruf Yöntemleri
- Selanik’te Gece Hayatı
GENEL BİLGİLER
Selanik, Türkler için ikinci vatan niteliğinde olan bir şehir. Çok değil, 1912’ye kadar Türkiye’nin bir parçası olan bu şehir günümüzde de mimarisi ve yaşam şekliyle sanki Türkiye’de.
Selanik’le ilgili ilk izlenim: Oldukça Rahat, Gürültülü ve İzmirvari
Selanik’te korunmuş eski yapı pek fazla yok. Olanlar 1917 büyük yangınından kurtulabilen yapılar. Bunların en ünlüsü Atatürk’ün de Kordon’da oturup karşısında rakısını içtiği Beyaz Kule.
Türk yapılarını merak ediyorsan en önemlisi tabiki Atatürk’ün doğduğu ev. Ayrıca, 1484’de yapılan Alaca İmaret Camisi,

Yeni Hamam, Selanik Valilik Konağı, Hamza Bey Camisi, Bey Hamamı, Alaatini Köşkü ve Yeni Cami kentte, Yunan talanına rağmen ayakta kalabilen tek tük Türk yapıları. 1907’de inşa edilen Kaftancıoğlu Stadı ise halen kullanımda.
Selanik insanları bir hayli rahatına düşkün, sıcak kanlı ve neşeli. Ama bir Atina değil tabiki!
HIZLI BİLGİLENDİRMELER
- Dil : Yunanca
- Popülasyon: 1 milyon kişi
- Para Birimi: Euro
- Vize ve Giriş : Schengen Vizesi gerekli. Pasaport kontrolü sorunsuz.
- Selanik, MÖ 315 yılında kuruldu.
- Şehrin adı Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike’den geliyor.
- Mimari yapı tamamen modern, yukarı şehirde çok az Türk etkisi kalmış.
- İlk olarak 1379’da Türk egemenliğine geçti. Birkaç kez karşı işgaller olsa da, 29 Mart 1430’da uzun süreli olarak Türk egemenliğine girdi. 26 Ekim 1912’de savunma yapılmadan Yunanistan’a (hediye) teslim edildi.
- Selanik, Frappe kahvesinin doğduğu yerdir.
- 1997’de Selanik, Avrupa Kültür Başkenti oldu.

Kültür ve Halk
1890 nüfus kayıtlarına göre Selanik’te yaşayanların %50’si Yahudi, %25’i Türk, %14’ü Yunanlıdır. 1912’de Türklerin Selanik’i teslim etmesi ve 1917’de 44 Türk mahallesinin geniş kısmının yandığı büyük yangın sonucu Türkler şehri tamamen terk etmek zorunda kaldılar. Selanik Yahudileri ise 2. Dünya Savaşı’nda Nazilerin şehirdeki Yahudi nüfusunu toplama kamplarında imhası sonucu yok oldu. Böylece Selanik’e ait çok uluslu kültürel mozaikten eser kalmamıştır. Günümüzde halkın tamamı Yunanlılardan ve çingenelerden oluşuyor.
Selanik’te Neler Yaparım?
Selanik ve çevresinde yapılabilecek şeylerden Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi için benim 7 tavsiyem:
1. Beyaz Kule – 15. yüzyılda bir Bizans yapısı yerine Türkler tarafından inşa edilen kule, ilk yıllarda hapishane olarak kullanıldığından kanlı kule olarak bilinirmiş. 1891 yılında beyaza boyanan kule günümüzde beyaz olmasada hala Beyaz Kule olarak adlandırılıyor. Etrafındaki surlar Yunanlılar tarafından yıkılmış. Günümüzde müze olarak kullanılan yapı, 360 derece Selanik manzarası sunuyor. Giriş 3,- euro, ingilizce audio guide ücretsiz.


2. Atatürk Müzesi – 1881’de Atatürk’ün doğduğu ev. Önceleri Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi olarak anılan bölge artık, Apostolou Pavlou Caddesi olarak adlandırılıyor. 1870’de Hacı Mehmet Vakfı tarafından yaptırılan ev, 19. yüzyıl Türk mimarisinin tipik bir örneği. Ali Rıza Bey evi, 1878’de satın almış. Atatürk, 1896’ya kadar ve sonrasında tatillerde bu evde kalmış. 1908’de Selanik’te başka bir ev satın alarak, oraya yerleşmiş. 1912’de Selanik’in Yunan ordusu tarafından ele geçirilmesinden sonra aile, 34 yıllık evlerini terk etmek zorunda kalmış. Ve İstanbul’a göçmüş. Cumhuriyetin 10. yılında, 29 Ekim 1933’te, Selanik Belediyesi, şehir için olan öneminden dolayı, evin girişine Atatürk’ün bu evde doğduğunu belirten mermer bir plaka asma kararı almış. Belediye, bununla da yetinmeyip 19 Şubat 1937’de evi satın alarak Atatürk’e hediye etmiş. Atatürk’ün doğduğu odanın bulunduğu ikinci katta gerçek boyuttaki mumyası bulunuyor. Giriş ücretsiz.
3. Ladadika – Selanik Limanı’na yakın Ladadika bölgesi adını eskiden bulunan zeytinyağı depolarından alıyor. Daha önce Musevi tüccarların bulunduğu bölge 1980’lerde değişmiş. İstanbul Karaköy tarzı cafelerin bulunduğu ancak baya ufak bir bölge. Akşamüstü ve akşam sohbet edip bir şeyler içmek için ideal.

4. Kordon – İzmir Kordonboyu’nun eski halinin aynısı ancak daha kısa. Aynı Kordonboyu gibi cafeler ve mağazalarla dolu. Şehrin en güzel yeri diyebilirim.
5. Kale – Selanik’i yukarıdan görebilmek istiyorsanız en iyi alternatif Selanik Kalesi’ne çıkmak.
6. Halkidiki – Selanik’e gelmişken kristal mavi sularıyla ünlü Halkidiki’yi ziyaret etmemek olmaz. Hele ki yaz mevsimindeyseniz muhakkak denemelisin! Arabayla 2 saat mesafede.
7 . Çınar Mahallesi – Mübadele öncesi ismi Çınar Mahallesi olan günümüzde adı Ano Poli (yukarı şehir)

mahallesi olan semt halen Türk izleri taşıyan sayılı yerlerden. Eski tip evleri, köşkleri, çeşmesi ile görülmeye değer.
Bilmeniz Gerekenler – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
Selanik Hava Durumu; Selanik’da hava durumu genellikle Türkiye gibidir. En sıcak ay olan Temmuz ayında hava sıcaklığı ortalaması 25 derece iken, en soğuk ay olan Ocak ayında bu rakam 6 dereceye düşer. En yağışlı ay Kasım ayıdır. Ağustos ayında deniz suyu sıcaklığı 26 dereceyi buluyor.
Selanik Hava Durumu Tahmini İçin Tıklayın.
Selanik Kalınacak Yerler: Selanik merkez’de ev kiralamak için airbnb iyi bir tercih. Selanik airbnb konusunda oldukça fazla seçenek sunuyor. Fiyatlar ise İstanbul gibi. Selanik’teki otel fiyatları da Türkiye’den daha pahalı değil. Selanik ’te 2 kişi için gecelik ortalama otel fiyatı 1200 TL civarındadır. 4 yıldızlı otellerde fiyat ise ortalama 2500 TL/geceliktir.
Selanik Araç Kiralama : Selanik Havalimanı içinde Avis, Budget, Sixth gibi uluslararası firmaların ofisleri bulunuyor. Yollar ise araç kullanmak için rahat. T.C. ehliyetleri burada da geçerlidir.
Havalimanı’ndan Ulaşım : Şehirden 16 km uzaklıktaki Havalimanından şehir merkezine otobüs ile gidebilirsiniz. Yolculuk yaklaşık 35 dakika sürüyor. Fiyat ise makul.

Diğer Şehirlere Geçiş : Arabayla Selanik’ten 2 saat 45 dakikada Makedonya Üsküp’e gitmek mümkün. Ayrıca yine Selanik ’ten Atina‘ya trenle gitmek 6 saat almakta. İstanbul’dan araç ile Selanik’e gelmek isterseniz 590 kilometre mesafe yaklaşık 6 buçuk saat sürüyor. Selanik’ten Bulgaristan’ın başkenti Sofya‘ya ulaşım ise yine arabayla 3 buçuk saat alıyor.
Selanik ’e Ucuz Uçak Bileti : İstanbul’dan Selanik’e Türk Havayolları ile Aegean Havayolları’nın ortak uçuşu ile ulaşabilirsiniz. Uçuş 1 saat 25 dakika sürüyor.
Uygun fiyatlı uçuşları aramak için burayı tıklayın.
Harcamalar : Selanik’teki ortalama fiyatlar İstanbul’dan yaklaşık %30 daha fazladır. İş bölgesinde ortalama bir öğle yemeği içecek dahil 14 Euro diyebiliriz. Genel fiyat durumunu karşılaştırmanız için bazı rakamları paylaşmak istiyorum: Mc Donald’s da Big Mac menu 7 Euro, Marlboro 4.30 Euro, 2 lt Cola 2 Euro, Aylık ulaşım kartı 30 Euro’dur.
Para Bozdurma : Selanik’e giderken yanınızda Euro bulundurmanızda fayda var.
Selanik’te Hala Ayakta Kalabilen Türk Yapıları – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi

1895’de yapılan sayımda Selanik merkez nüfusu 78.202 kişi olarak tespit edilmiş. Nüfusun yarısı Musevilerden, %31’i Türklerden, %15’i Yunanlılardan, %1,5’i Bulgarlardan oluşuyor. Ancak çevre ilçeler olan Siroz, Drama ve köylerle beraber toplam nüfus 1 milyonu buluyordu.

Konak : 1891’de inşa edilen Selanik Hükümet Konağı.
Eskiden Mithat Paşa Caddesi ve Konak Caddesi’nin kesişim yerinde bulunan Konak, günümüzde Agiou Dimitriou (Aya Dimitri) Caddesi No:64’te bulunuyor. Hemen yanındaki Saatli Cami yıkılmış. 1955’de Konak binasına da bir kat ilave edilip Makedonya ve Trakya Bakanlığı binası haline getirilmiş. .
3. Ordu Komutanlığı : 1890 yılında İtalyan Vitaliano Pozzeli tarafından Türk kışlasının yurtlarını barındırmak için tasarımlar halinde inşa edilmiş. Giriş katı Askeri Ortaokul (Rüştiye) olarak hizmet vermiş. Yapı, 1912’den beri Yunan Ordusu’na ait. 1916’da Geçici Venizelos hükümeti (Selanik hükümeti) tarafından komuta merkezi olarak kullanılmış. Bugün ise Üçüncü Kolordu’nun komutasını barındırıyor.



Osmanlı Bankası Selanik Şubesi : Osmanlı Bankası Selanik şubesi 1864 ve 1938’e kadar faaliyetine devam etmiş. 1903 yılında milliyetçi Bulgar teröristlerin bombalı saldırısına uğramış. Frangkon Caddesi No:15 üzerinde bulunan 2 katlı neo klasik bina günümüzde müzik okulu olmuş. Binanın tam karşısında bulunan ve 1840’da açılan Osmanlı Posta ve Telgraf binası ise yıkılmış.
Selanik Limanı Yolcu Terminali :
1896 yılında Selanik Limanı Osmanlı İnşaat Şirketi adı altında bir şirket kuruldu ve bu şirket şehirde liman tesisleri inşa etmeyi üstlendi. Şirket 1903 yılında limanı işletmeye başladı.
Bina ise 1910 yılında inşa edilmiştir. Selanik’te betonarme iskeletle inşa edilen ilk binadır. Günümüzde Selanik Limanı Yolcu Terminali olarak hizmet vermektedir.

Kamu Yönetimi Okulu (idadi) : Okul, 1887 yılında eski adıyla Hamidiye Caddesi üzerinde inşa edildi. Şimdi ise Aristoteles Üniversitesi kampüsü içinde kalan yapı, günümüzde Felsefe Bölüm binası olarak hizmet veriyor.
Hamza Bey Camisi : Hamza Bey’in kızı Hafsa hanım tarafından 1467 yılında yaptırılan caminin minaresi 1925 yılında yıktırılmış. Cami, Yunanistan’da inşa edilmiş en büyük camidir. Venezelou Caddesi üzerinde (no:39) , şehrin kalbinde bulunuyor. 1925’den sonra cami Alkazar isimli bir sinema salonuna çevrildi. Ayrıca cadde kısmına dükkanlar eklendi. Doğal yıpranmanın yanında dükkan genişletme, pencere açma, bodruma depo yapma gibi nedenlerle tahribatlar yapıldı. Vitrinleri genişletmek için dış duvarları yıkıldı. Zemin sinema salonu için yükseltildi. Alkazar sineması işler kötüleşince 2 film birden porno filmler gösteren bir sinemaya gönüştü. Ardından da kapandı. 2006 yılından beri sözde restorasyon yapılıyor. Ancak caminin çepeçevre apartmanlarla sarılması yüzünden restorasyon yapılsa dahi herhangi bir güzellik yaratamayacak.




Selanik Belediye Hastanesi : Selanik Fakirler Hastanesi (Gureba) 1902 yılında yaptırılmış ve halen hastane binası olarak hizmet veriyor. Adı, Agios Demetrios Hastanesi’ne çevrilen bina Elenis Zografou Caddesi No:2 ‘de bulunuyor.


Selanik Bedesteni : Dionisiou Solomou Caddesi No:20 de bulunuyor. Sultan Mehmet II, tarafından 1455-1459 yıllarında yapılmıştır. Günümüzde hala çarşı olarak kullanılıyor. Şehrin merkezinde, Venizelos ve Solomou caddelerinin kesiştiği köşededir. Karşısında Hamza Bey Camisi bulunuyor.
Paşa Bahçeleri : Yukarı şehir Agios Pavlos’ta bulunan park, 1904 yılında yaptırılmış. Eskiden ortasında bir kamelya varmış. Giriş, Elenis Zografou caddesinden ve Ohi Bulvarı’ndan yapılıyor.
Çeşme Meydanı’nın yukarısında, Yukarı Kent’te, kalenin yanından düz bir şekilde giderken bulabileceğiniz bir parktır. “Agios Dimitrios” hastanesinin hemen arkasında, şehrin doğu surlarının dışında yer alan çitle çevrili bir alandır. 1922’deki nüfus değişimiyle gelen Anadolu Rumları, ev inşa etmek için parktaki yapıları talan etmiştir.


Birlik ve İlerleme Partisi (İttihat-Terakki) Ticaret Okulu : 1909’da açılan Birlik ve İlerleme Partisi Ticaret Okulu, günümüzde Selanik Gennimatas Hastanesi olarak hizmet veriyor. Agiou Dimitriou caddesi ile Aminis (Hamidiye) caddelerinin kesişiminde bulunuyor.
Hamidiye Çeşmesi : Vasilissis Sophias ile Egnatia Caddesi’nin birleştiği noktada yer alan çeşme, Abdulhamid II tarafından 1892’de yaptırılmış. Dikilitaş biçimindeki Hamidiye Çeşmesi, günümüzde üzerindeki Osmanlıca yazı ve süslemeler silinmiş halde hâlâ ayakta. İsmi Sintrivani (Şadırvan) olarak biliniyor.



Alaca İmaret Cami : 1484 yılında İshak Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1925’te minaresi yıktırılmış. Adeta görünmesin diye çevresi çepeçevre apartmanlarla çevrilmiştir. Girişindeki Çeşmesi ayakta kalmaya çabalamaktadır. Kassandrou 91-93.

Hamidiye Camii : Yeni Cami olarakta bilinen yapı, Selanik’te inşa edilen son camidir ve birkaç neoklasik etkiye sahip oryantal, Rönesans, Bizans, İslam ve Barok unsurların bir karışımı olduğu için özel mimarisiyle öne çıkıyor. Ünlü İtalyan mimar Vitaliano Pozzeli tarafından 1904 yılında inşa edildi.
Sabetay Sevi, 17.yy da İzmir’de doğan bir musevidir. 22 yaşında kendini peygamber ilan etmiş ve birçok mürit de edinmişti. Bu durumdan rahatsız olan Museviler, Sabetay’ı padişaha şikayet ederler. Mahkemeye çıkarılan Sabetay, sözde müslüman olur. Müritlerinin bir kısmı da onu izler. Bu yüzden Sabetayistlere dönme veya avdeti (islama dönmüş) denildi. Sabetay’ın ölümünden sonra müritlerinin bir kısmı eşi Ayşe’nin yanına gelerek, Selanik’e yerleşti. Dönmeler, Yahudi gelenek ve inançlarını gizlice yaşayan kapalı bir Müslüman topluluk oldu. Onları yeterince dindar görmeyen diğer Müslümanlar ve Yahudiler tarafından dışlandılar. Ancak Selanik’teki politik ve ekonomik olarak güçlü bir etnik grup olmayı başardılar. Sebatayistler, Selanik’te seküler değil İslami bir görüntü içindeydi. Sabetayizm’in 3 kolu vardır : Kapancılar, Karataşlar ve Yakubiler. Hamidiye camii de, sabetayistlerin yoğun olarak bulunduğu ve yalılar mahallesi (Gününüzde Agia Triada) olarak bilinen Hamidiye semti’nde, sabetayist fes tüccarı Ahmet Kapancı tarafından Hamdiye Cami yaptırıldı. Yapı bir camiden çok sinagog görüntüsü verir. Girişi yedi kollu şamdan menorayı andırır, içeride ve saat kulelerinde davut yıldızları bulunur. Taban kaplaması siyah beyaz karolardan oluşur. Müslüman halk ta burayı cami olarak görmez. Türkiye-Yunanistan arasındaki nüfus değiş tokuşunda (mübadele) kağıt üstünde dahi olsa müslüman görünen 10 bin kadar Sabetayist, Türkiye’ye gönderilir. Yapı arkeoloji müzesi olarak kullanılır. Ziyaret etmek isterseniz adresi : Archeologikou Mousiou 30


Yukarı Şehir (Ano Poli) Kitaplığı : Kaymakam Hamza Bey Konağı olarak ta bilinen ev, 1899’da inşa edilmiş. Günümüzde, Selanik Belediyesi’ne aittir ve Ano Poli (Yukarı Şehir) Belediye ve Çocuk Kütüphanesine ev sahipliği yapıyor. Adresi Krispou 7 numara – Romfei Meydanı.
Hamidiye Sanat ve Meslek Okulu (Islahhane) : Okul 1874’te kurulmuş. Osmanlı İmparatorluğu’nda uygulamaya konan reformlar çerçevesinde 19. yüzyılın sonlarına doğru Selanik’te kurulan Islahhane’nin atölye ve derslik kısımlarıdır. Ana bina, cami ve kütüphane yıkılarak yerine 1976’da bir lise yapıldı. 1981’de Olympiados Caddesi istimlakı ile bahçesi de yok edildi. Geriye sadece atölye kaldı. Atatürk Evi’nin hemen yakını olan Islahhane, Atatürk evi sokağının eskiden Islahhane Caddesi olarak anılmasına neden olmuş. Elenis Zografou No:2 ‘de bulunuyor.

Şemsi Bey İlkokulu (Feyz-i Sıbyan): 1873 yılında öğretime başlayan okul, Selanik’te bilimsel eğitim veren ilk Türk okuludur. Aynı zamanda sınıflarda tahta kullanan ilk ilkokuldur. Okul, 1923’e kadar faaliyetini sürdürmüş. Atatürk’ün eğitim gördüğü okul halen açık. Selanik 51. ilkokulu olarak hizmet veriyor. Adres Kassandrou Caddesi No:54 de


Atatürk’ün okuduğu yıllarda, Selanik’te 22 Türk ilkokulu bulunuyormuş. Semt Okulu olan bu okullar, kültürel ve bilimsel konular öğretmekten çok, kuran kursu işlevi görmekteymiş. Bu dönemde azınlık okulları, tahta ve sıra sistemi ile bilimsel eğitim sağlarken, Türk okulları yerde oturulan, tahta kullanılmayan, falakayla dayak sistemi ile faaliyet gösteren kurumlar olarak çağın gerisinde kalmış. Bu sebeple eğitime önem veren Türk’ler, Şemsi Bey okuluna yoğun olarak ilgi göstermiş. Şemsi Bey eğitimcidir. Ancak birçok kaynakta belirtildiği gibi musevi dönmesidir. Son dönemde Atatürk, Şemsi Bey okuluna gittiği için onu sabetayist gösterme çabalarını okuyoruz. Ancak, Yunan tarihçi Vasilis Dimitriadis’in ve birçok Türk araştırmacının Türk ile Yunan tapu ve mahkeme kayıtlarına dayanan belgelerle aktardığı gibi, Atatürk’ün dedeleri Makedonya’daki Kocacık Köyü’nden gelip Selanik’e yerleşmiş. Hem anne ve hem de baba tarafından ataları Karaman yörüğüdür. Eğer, Sabetayist kökenli olsaydı, bunu hem Yunan devletinin, hem Atatürk düşmanlarının 1920’lerde karalama kampanyası olarak kullanacağı unutulmamalı. Ve internette bazı sitelerdeki dezenformasyona şüphe ile yaklaşılmalı.
Sultan Murat II Hamamı (Bey Hamamı, Cennet Hamamı) : Selanik’te yapılmış ilk hamamdır. II. Murad’ın Selanik’i almasından kısa bir süre sonra, 1444 yılında yapılmıştır. Yapı, Yunanistan’da ayakta kalabilmiş en büyük hamamdır. 1960’a kadar hamam olarak çalıştırılan bina, günümüzde Arkeoloji Müdürlüğü olarak kullanılıyor.



Murat II (Çınar) Çeşmesi : Yukarı şehirde eski adıyla Çınar Mahallesi’nde bulunan çeşme, Agiou Nikolaou Sokak 3 numarada bulunuyor. Adını, 20. yüzyılın başında dikilen bir çınar ağacından almıştır. Mahalle, bir kısmı korunabilmiş Türk evleriyle, kahvehaneleriyle ve dükkanlarıyla eski dönemin havasını bir nebze olsa da koruyor.
Paşa Hamamı : 1520 – 1530 yıllarında Vali Cezerizâde Koca Kasım Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1981 yılına kadar hamam olarak hizmet vermeye devam etmiş. Andrea Kalvou Sokakta bulunuyor. Günümüzde ise birçok Türk yapısı gibi kapalı ve kaderine terk edilmiş durumda.


Musa Baba Türbesi : 16. yüzyılda yaşamış olan ünlü Bektaşi Şeyhi Musa Baba için yaptırılmıştır. Günümüze kadar ayakta kalmayı başarabilmiş Selanik’teki tek türbedir. Yanındaki tekke ve Musa Baba mescidi yıktırılmıştır. Selanik’te eski Türk mahallesinde bugünkü adıyla Terpsitheas Meydanında Pileos No:19’da bulunuyor.
Mordach Köşkü : Tümen Komutanı Seyfullah Paşa için 1902 yılında mimar Zenofon Piyonidis’in çizdiği projeyle inşa edilmiştir. En belirgin özelliği Neoklasik, Rönesans, Barok ve Art Nouveau tarzlarının birlikte kullanılmasıdır. Adını, daha sonraki sahibi Mordach’tan almıştır. Günümüzde, Selanik 5’nci Bölge Kültür-Turizm Dairesine ev sahipliği yapmaktadır. Vasilissis Olgas caddesi ile 25 mart caddelerinin köşesindedir.

Tophane (Vardar Kulesi) : Batı surlarıyla, sahil surlarının birleştiği noktadadır. Osmanlılar tarafından 1546’da inşa edilmişti. Cephane Kulesi olarak da bilinmekteydi. Altıgen şeklinde, üç katlı, 10 metre yüksekliğindedir.

Merkezi Su Pompa İstasyonu:
Selanik su temini projesinin yönetimi ve işletilmesi ,1888 yılında İstanbul merkezli olarak kurulan Osmanlı Su Şirketi (Compagnie Ottomane des Eaux de Salonique) tarafından üstlenildi.
Eski Merkezi Pompa İstasyonu kompleksi 1890–1894 yıllarında Selanik’in batı surlarından 1.500 metre mesafede inşa edilmiştir. 26is Oktovriou No:49.
Yeni Hamam : 16. yüzyılın sonlarında, Hüsrev Kethüda tarafından yaptırılmıştır. 1925 yılına kadar hamam olarak işlevini korumuş. Daha sonra Aigli isimli sinema salonuna çevrilmiş. Agiou Nikolaou 3’de bulunan yapı günümüzde Aigli ismiyle cafe ve bar olarak hizmet veriyor.



İskele Cami (Abdürraif Efendi Cami) : Günümüzde Ladadika’da cafe olarak kullanılmaktadır. Minaresi ve kubbesinin olduğu bölüm yıktırılmıştır. Adres: Fasianou Sokak no:3
Buğluca Hamamı: II. Bayezid’in Selanik’teki vakıflarından birisi olan hamam, Vardar Meydanı yakınında Balıkçılar Çarşısı’nın arka tarafında bulunuyordu. Kale eteğinde yer aldığı için Kalealtı Hamamı olarak da biliniyordu. Adres : Pl. 12 Apostolon No: 2

Halil Ağa Hamamı (Pazar Hamamı, Yahudi Hamamı) : 16. yüzyıl Türk yapısı olan hamam Komninon Caddesi 17 numarada, Herakliou ve Komninon Kavşağı’nda bulunmaktadır. Bir süre çiçekçi olarak kullanılmış. Günümüzde kapalı.
Ahmet Kapancı Köşkü : Üç katlı köşk, 1895 yılında mimar Pierro Arrigoni’nin projesiyle inşa edilmiştir. Eklektizm tarzındadır ve kısmen Art Nouveau tarzından da etkilenmiştir. Alman işgali döneminde Gestapo’nun Selanik’teki karargâhı olarak kullanılmıştır. Kapancı ailesi Selanik’te müslümanlığı seçmiş Musevi kökenli bir ailedir.


Mehmet Kapancı Köşkü : Vasilissis Olgas Bulvarı No:105’te bulunan köşk, Selanik’in en güzel binalarından birisi. Bugün Merkez Bankası Eğitim Vakfı Selanik Kültür Merkezi’ne ev sahipliği yapıyor.
Hasan Fehmi Paşa Cami : Dönemin valisi Hasan Fehmi Paşa adına 1904’de yaptırıldı. O dönemde Selanik Topçu Kışlası kampüsüne yaptırılan cami 1912’ye kadar kullanıldı.
Namıka Hanım Çeşmesi : 1910’da yaptırılan çeşme, yukarı şehirde Akropoleos Sokak no:45 de ziyaret edilebilir. Müftü İbrahim Bey’in torunu Namıka Hanım tarafından yaptırılmış.

Hafız Bey Köşkü : 1879 inşa edilmiştir. Mimar Ksenofondas Penidis’in eseridir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından kullanılmıştır. 1961 yılından bu yana Selanik Görme Engelliler Okuluna ev sahipliği yapmaktadır. Vasilissis Olgas, 32
Çeşme : Amfilochias Sokak No:17’de bulunuyor. Çeşme yol çalışması sebebiyle buraya taşınmış. Yeni yapılan binalar arasında kaderine terk edilmiş durumda.
Selanik’te Türkler tarafından kullanılmış yapılar – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
Yedikule : Selanik kalesinin bir parçasıdır. İçinde eskiden zindanlar bulunuyordu. Bizans döneminde inşa olunup I. Bayezid ve II. Murad dönemlerinde güçlendirildiği ve sonradan birçok kez onarıldığını biliyoruz.
Telli Kapı : Selanik surlarının doğu kapılarından biri olan Telli Kapı’nın, günümüzde sadece kalıntıları ayakta kalabilmiş. Görmek isterseniz adresi Kon/nou Melenikou No:10.
Kuşaklı Kule : Kuşaklıkule,29 Mart 1430 sabahı Osmanlı ordusunun şehre ilk girdiği mevzidir. Selanik Kalesi’nin bir parçası olan kule, Günümüzde Trigonion (Chain) Tower olarak adlandırılıyor. Yukarı şehir Agios Pavlos semtinde.
Eskicuma Camisi (Ahiropitos Kilisesi, Acheiropoietos): Türk döneminde adı Vardar caddesi, şimdi ise Egnatia caddesi olan ana yolun kuzeyinde bulunmaktadır. Selânik’in 1430’da fethinin hemen arkasından Murat II tarafından camiye çevrildi. Zaferi temsilen cami yapılan kilise, ilk cuma namazı kılınan yer olduğundan Eskicuma Camii olarak adlandırıldı. Görmek isterseniz, Agia Sofias Caddesi No: 56’da bulunuyor.
Kazancılar Cami (Panagia Chalkeon Kilisesi) : Vardar Caddesi’nin(bugünkü Egnatia caddesi) merkezinde yer alan ve 1028’de inşa edilen bu yapı Panagia Halkeon,Meryem Ana kilisesi idi. 1430’da Selanik’in yeniden fethini temsilen Balaban Ağa tarafından camiye çevrilmiş. Adres : Chalkeon Caddesi No:2.
Aya Sofya : Yapı 1523 yılında Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa tarafından camiye çevrildi. Binaya mermerden benzersiz bir minber ve bir kürsü, ondan daha güzel bir sayvan ve çok yüksek bir minare
eklendi. Yeri Agia Sofia meydanı’nda.
Hortacı Süleyman Cami (Rotuna) : Aynı zamanda Sultan Hortaç Camii, Gazi Sinan Paşa Camii, Hortaca Camii, Rotunda Camii olarak da bilinir. Antik Roma tapınağı camiye çevrilmiştir. Günümüzde müze olarak kullanılıyor. 1912’de Selanik’te 38 cami bulunuyordu. Büyük 1917 yangınının Türk ve Yahudi mahallelerinde başladığını hatırlayalım. Yangından sonra 27 minare ayakta kalabildi. Ancak Ocak 1925-Nisan 1926 tarihleri arasında alınan 7 kararla Selânik Belediye Meclisi, kalan 27 minarenin 26’sının yıktırılmasına hükmetti. Bu cami Selanik’te virane de olsa kalan tek minaredir.
Kasımiye Camisi : 1492’de camiye çevrilen Bizans kilisesidir. Agios Dimitrios Kilisesi olarak biliniyor. 1917 yılında tamamen yanan tapınak yerine 1949’da inşa edilmiş. Adresi Agiou Dimitriou Caddesi No:83
Saraylı Cami (İlyas Peygamber Kilisesi) : Bizans kilisesi olan yapı camiye çevrilmiş ancak yeniden kiliseye dönüştürülmüş. Olimpiados Caddesi No:52’de bulunuyor.
İshakiye Cami (Panteleimon Kilisesi) : 1300’lerde inşa edilen kilise, Türk döneminde 1570’de camiye çevrilmiş. Freskler ve dış duvar beyaza boyanmış, temeli korunmuş bir minare dikilmiş ve mermer bir çeşme inşa edilmiştir. Agiou Panteleimonos Caddesi’nde.
Soğuk Su Cami (Agioi Apostoloi Kilisesi, Holy Apostles) : Olimpou Cad no:1 deki yapı aslında bir Bizans kilisesi iken 1520’de cami haline getirilmiş. 1926’da mübadele sonucu kentte müslüman nüfus kalmayınca, minaresi yıkılarak yeniden kiliseye çevrilmiştir.
Yakup Paşa Cami (Aya Katerina Kilisesi) : Bizans Kilisesi olan yapı camiye çevrilmiş ancak 1912 de yeniden kilise formuna kavuşmuş. Ious Sokak No:2 ‘de.
Yılan Mermer : Önceleri Yılanlı Mermer mahallesinde bulunan sütun Agiou Dimitriou caddesi 37 numarada
– Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
Selanik’te Yok Edilen Türk Yapıları – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
Osmanlı Posta ve Telgraf Binası : Frangkon Caddesi’nde Osmanlı Bankası’nın tam karşısında bulunan yapı 1840 yılında hizmete açılmıştı.
Saatli Cami : 18. yüzyılda Selim Paşa tarafından yaptırılan cami, adını saat kulesi olarak ta işlev gören minaresinden alıyordu. Hükümet Konağının hemen yanındaydı. 1917 yangınında yanındaki hükümet konağı yanmasa da her nasılsa yanmış ve yıkılmıştır

Selanik Belediyesi : Vardar Caddesi’nde bulunan belediye binası günümüzde 5 katlı bir apartman olmuş.

Ziraat Okulu : Selanik’teki ilk Ziraat Okulu, Sedes yolu üzerinde, şehrin hemen dışında Ziraat Bankası’nın girişimiyle kurulmuştur. Açılışı 21 Eylül 1889’da gerçekleşti. Okulun binaları yıkılmıştır.

Yeni Kapı : Selanik Kalesinin batı duvarlarındaki kapı olan Yenikapı (Litia Kapısı) günümüzde yok olmuş. Yandaki fotoğraf 1912 yılına ait. Yeni kapının çıkışı Türk mezarlığıydı. Maalesef bu mezarlıkta yok edildi.
Selanik Mevlevihanesi : 1617 yılında Ekmekçizade Ahmet Paşa tarafından kurulmuş. Panagias Faneromenis caddesiyle, Trion Martiron sokağının birleştiği bölgededir.
1927’de Binaları ve mezarlıkları yıkılmış ve üzerine okul inşa
edilmiştir.
Karaali Camisi : Sahile ve Hamidiye Caddesi’ne (Eth.Aminis) yakın olan cami, Mitropoleos Sokakta yer alıyordu.
Selanik Terakki Okulu : 1904 yılında kurulmuş ve Telci Osman Caddesi’nde (şimdi 28 Ekim) bulunuyordu.

Beşçınar Parkı: Limanın bitiminde, tren istasyonuna yakın deniz kenarındaki park yok olmuştur.
Özgürlük Meydanı: 1870’de deniz kıyısında açılan İskele Meydanı’nın adı, 1908’de Jön Türklerin başarısı ile Özgürlük Meydanı olarak değiştirildi. Olympos Palace Hôtel’in sahibi olan Ahmet ve Mehmet Kapancı kardeşler, meydanda başka bir lüks otel olan Hôtel de Rome’u inşa ederken, şehrin o zamanlar en modern binası olan Stein Binası1911 yılında belediye başkanı Hulusi Bey’in sponsorluğunda tamamlandı. Meydanın önemi burada 2.Meşrutiyet’in ilan edilmesidir. Jön Türk hareketi liderlerinden Emver Bey, o zamandan beri Adı Özgürlük Meydanı olarak değiştirilen Olimpus Meydanı’nda vatandaşlara seslendi: “Vatandaşlar! Bugün keyfi yönetim bitti, kötü yönetim artık yok. Hepimiz kardeşiz. Artık Bulgarlar, Yunanlılar, Sırplar, Romenler, Yahudiler, Müslümanlar yok. Mavi gökyüzünün altında hepimiz eşitiz, hepimiz Osmanlı olmaktan gurur duyuyoruz!”
10 Temmuz 1908’de, Jön-Türklerin lideri Enver bey, yürürlükten kaldırılan 1876 anayasasını ve cinsiyet ve din ayrımı gözetmeksizin herkes için eşitlik olan “Osmanlı eşitliğini” geri getirmeyi amaçlayan devrimi ilan etti. İki ordu kolordusu onun liderliğinde İstanbul’a karşı yürümeye hazırlanıyordu. Kaçınılmaz olana hazırlıklı olan padişah, anayasayı geri getirdiğini, basın özgürlüğünün sağlandığı, vatandaşlarla ilgili yargılama dosyalarının durdurulduğu ve seçimlerin yapılacağını duyurdu. Bu kansız devrim, imparatorluk halkları arasında gerçek bir heyecana neden olurken, Makedonya’da Bulgarlar ve Yunanlılar silah bırakmaya karar verdi.
Eleftherias Meydanı günümüzde otoparktır.

Hamza Bey Kervansarayı : Hamza Bey Camisi’nin hemen arkasındaki kervansaray günümüzde apartman ve iş hanı olmuştur.

Mahalle İlkokulu : Günümüzde Perdika Sokak’ta bulunan 30. İlkokul’un yerinde 1911 yılında açılmıştır. 1983’de yıkılarak yerine betonarme okul binası inşa edilmiş.
Kazasker Hamamı : Hükümet Konağı ve Saatli Cami yanında bulunuyordu.
Hacı İskender Mescidi : Saatli Cami’nin hemen arkasında Rufai Tekkesi Caddesi’nde bulunuyordu.
Kazaz Hacı Mustafa Cami :
Kazaz Hacı Musa Cami :

Rumeli Demiryolları Selanik İstasyonu: İlk demiryolu Selanik ve Üsküp arasında 1872’de açıldı. 1894’de Selanik- Manastır hattı ve ardından 1896’da Selanik – Dedeağaç hattı hizmete girdi. Denize ve limana yakın olan Selanik Tren Garı malesef yok olmuştur.
Değişmiş İsimler – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
- Islahhane Caddesi : Apostolos Pavlu (Apostolou Pavlou) Caddesi
- Vardar Caddesi : Egnatia
- Hisar Sokak : Agiou Dimitriou
- Çayır Semti : Paleos Stathmos
- Mithat Paşa Caddesi : Agiou Dimitriou
- Hamdiye Bulvarı : Ethniki Aminis
Türk Yönetiminde Halk – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi





Selanik’teki Gelişmeler – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
- 1869’da Selanik Belediyesi kurulmuştur. 1870’de liman ve rıhtım inşa edilmiş. Selanik’i Mitroviça’ya bağlayan ilk demiryolu hattı 1873’te açılmış. 1890’da tramvay şehir içi yolcu taşımacılığında hizmete girmiş. 1864’de Osmanlı Bankası, 1880’lerin sonunda Ziraat Bankası ve Selanik Bankası çalışmaya başlamış.
- 1869’da Selanik Belediyesi kurulmuştur. 1870’de liman ve rıhtım inşa edilmiş. Selanik’i Mitroviça’ya bağlayan ilk demiryolu hattı 1873’te açılmış. 1890’da tramvay şehir içi yolcu taşımacılığında hizmete girmiş. 1864’de Osmanlı Bankası, 1880’lerin sonunda Ziraat Bankası ve Selanik Bankası çalışmaya başlamış.
Etnik Huzursuzluk ve 1903 Terör Olayları – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
Selanik, askeri ve idari bir üs, transit bir liman, imalat sahası ve geleneksel bir göçmen merkeziydi. Tüm bu gelişmeler Selanik’i daha da kalkındırırken, şehri gözüne kestirenler artmıştı. Bunlar başta Bulgarlar olmak üzere, Rumlar, Makedonyalılar ve Sırplardı.
1893 yılında Selanik’te İç Makedonya Devrimci Komitesi kuruldu. Üyeleri esnaf, tüccar, öğretmen ve diğer profesyonel iş adamlarından oluşan komitenin sloganı “Makedonya Makedonyalılarındır”
şeklindeydi. Ve Selanik merkezli bir Makedonya devleti amaçlıyorlardı.
1895’te kurulan Yüksek Makedonya Komitesi ise Makedonya’nın Bulgaristan tarafından ilhakını savunuyordu. YMK, Selanik Vilayetine bağlı Cuma-i Bala ilçesinde 23 Eylül 1902 tarihinde bir isyan girişiminde bulundu ancak bu girişim Osmanlı Devleti tarafından bastırıldı. 1902 isyanının
bastırılmasında Osmanlı Devletinin bölge yöneticilerinin gözlemlerinin ve bu gözlemler sonucu yaptıkları hazırlıkların önemli payı vardır.
1902 isyanı sonrasındaki dönemde bölgede silah toplama faaliyetleri arttı. 1903 yılının başlarında
Lezekop’ta da bir isyan girişimi olmuş ancak bu girişim 150 isyancının ölümü ile bastırıldı. 1903 Nisan’ının başlarında bölgede eşkıya hareketliliği arttı.

1903 olayları ise Selanik’in üst üste terörist saldırılara uğramasına neden olmuş. Selanikli Gemiciler adı verilen Bulgar terör örgütü 28 Nisan 1903’te limandaki “Quadalquivir” Fransız Gemisi’ni dinamitle patlatmış. Aynı gece Selanik Garı’na gelen Konstantinopolis Ekspresi’nin geçeceği raylar havaya uçurulmuş. 29 Nisan’da havagazı hattı havaya uçurulmuş ve şehrin tüm elektriği kesilmiş. Aynı zamanda ana su hattı da patlatılmış. Postane ile tren garı arasındaki köprü havaya uçurulmuş. Yerli ve yabancı halkın gittiği bir yer olan Cafe Alhambra da o gece bombalanan mekânlardan birisiymiş. Aynı gece Osmanlı Bankası Selanik şubesinde de patlamalar gerçekleşmiş. Ayrıca Postane, Alman Okulu ve Colombo Gazinosu’da patlatıldı. Amacının tam tersine Avrupa kamuoyu saldırılara karşı olumsuz bir tepki gösterdi. Diğer yandan 2000 Bulgar asıllı Osmanlı vatandaşı bu eylemler nedeniyle tutuklandı.
Selanik’e bağlı Yenice-i Vardar ilçesi Gömence’de köyünde Bulgarlara ait evlerinden Osmanlı askerleri üzerine silah, bomba ve çeşitli patlayıcı maddeler atıldı. Ancak askerden ve Türk halktan kayıp verilmeksizin o gece içinde isyan bastırıldı. Ağustos 1903’te Manastır ve Selanik arasındaki telgraf hattı kesildi. Bane köyünde cephane dolu bir araba ele geçirildi. Diğer yandan birçok Bulgar
gencinin köylerde görünmeye başlaması da dikkat çekiyordu. Selanik Valiliği bunları yeni bir genel isyan hareketinin birkaç gün içinde başlayacağının işaretleri olarak değerlendirmişti.
2. Meşrutiyet ve Selanik – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
Birlik ve İlerleme Derneği (İttihat-Terakki) Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu bunalımdan kurtulması için Anayasanın yeniden yürürlüğe konmasını isteyen öğrenciler tarafından 21 Mayıs 1889’da Askeri Tıp Okulunda gizli bir örgüt olarak kuruldu.
Selanik’te bulunan 3’ncü Ordu merkez olmak üzere ordu içerisinde İttihat ve Terakki’nin fikirlerini benimseyen orta ve düşük rütbeli subaylar çoğalmıştır.
Abdülhamid’in baskıcı rejimine muhalif olarak 1906 yılının Eylül ayında Selanik‘te yönetimini Mehmet Talat, İsmail Canbulat ve Rahmi Bey’in üstlendiği “ Osmanlı Özgürlük Derneği “kurulmuştur.
Genç-Türkler hareketinin başarısının doruk noktası, Yunan Makedonlarına, Bulgar partizanlara ve silahlı diğer etnik gruplara, hatta haydutlara barışçıl bir şekilde yaklaşmasıydı. Selanik, o zamana kadar aşırı milliyetçi Bulgarlar tarafından yapılan siyasi suikastlar nedeniyle çalkantılar içindeydi. Ama Selanik’te, hatta tüm İmparatorlukta yaşayan halklar ve etnik kökenler arasında da uzlaşma yaşanabildi. Aynı düşünce, o ana kadar Orta ve Batı Makedonya’nın dağlarında ve bataklıklarında nefretle savaşan isyancılarda görüldü. Silah bıraktılar. Bu insanlar artık birbirlerine sarılıp, sultanın anayasa ilanını kutluyorlardı!
Uzlaşmalarının ve barış içinde bir arada yaşamalarının pratik kanıtı – artık anayasal Osmanlı ütopyası bağlamında – silahlarının teslim edilmesiydi. Halkların kardeşlik yolu olarak, daha ilk gün, Selanik Metropoliti ve yerel Bulgar Komisyonu başkanı ve müftülerle halkı ve isyancıları barışa çağırdılar.
Aynı ruhla, Enver Bey Hareketi liderlerinden biri, o zamandan beri Adı Özgürlük Meydanı olarak değiştirilen Olimpus Meydanı’nda vatandaşlara seslendi: “Vatandaşlar! Bugün keyfi yönetim bitti, kötü yönetim artık yok. Hepimiz kardeşiz. Artık Bulgarlar, Yunanlılar, Sırplar, Romenler, Yahudiler, Müslümanlar yok. Mavi gökyüzünün altında hepimiz eşitiz, hepimiz Osmanlı olmaktan gurur duyuyoruz!” Bu ikinci kez meşrutiyet’in yani padişah başkanlığında ancak meclis tarafından ülkenin yönetilmesinin ilanıydı.

Genç-Türkler Hareketi Kendini Nasıl Gösterdi?
19. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Sultan Abdulhamid, Osmanlı İmparatorluğu’na otoriter bir şekilde hükmetti ve her türlü liberal harekete karşı çıktı. 1891’de, devleti modernize etmek, liberal dönüşümünü gerçekleştirmek ve elindeki topraklarda pekiştirmek için yola çıkan gizli örgüt “Birlik – İlerleme” (İttihat ve Terakki) Cenevre’de kuruldu. Üyeleri tarihe “Neo-Türkler” adı altında geçti. 19062da, örgüt merkezi Selanik oldu. Burada örgütün çekirdeği ve finansörleri zamanın zengin tüccarları arasında kuruldu. Çalışmaları ve ordu subaylarının en yeteneklilerinin katılımıyla “İttihat – Terakki” hızla güçlendi. Padişahın gizli servisi, onu komplocuların eylemi konusunda uyarmıştı. Ama olayları ve zamanı durdurmanın bir yolu yoktu.10 Temmuz 1908’de, Genç-Türklerin lideri Enver Bey, yürürlükten kaldırılan 1876 Anayasasını ve cinsiyet ve din ayrımı gözetmeksizin herkes için eşitlik içeren “Osmanlı eşitliğini” geri getirmeyi amaçlayan devrimi ilan etti. İki ordu kolordusu onun liderliğinde İstanbul’a karşı yürümeye hazırlanıyordu. Kaçınılmaz olana hazırlıklı olan padişah, anayasanın yeniden yürürlüğe girdiğini, basın özgürlüğünün sağlandığı, vatandaşların soruşturma dosyalarının kapatıldığını ve seçimlerin yapılacağını duyurdu. Bu kansız devrim, imparatorluk halkları arasında gerçek bir heyecana neden olurken, Makedonya’da Bulgarlar ve Yunanlılar silah bırakmaya karar verdiler. 1908’de yapılan seçimlere Birlik ve İlerleme Partisi ve Özgürlükçüler Partisi katıldı. Birlik ve İlerleme çoğunluğu elde etti. Yapılan seçimlerin ardından, Abdülhamid, Meclis’in çalışmalarının başladığını ilan etti ve anayasaya olan inancı konusunda konuşmasını yaptı.

Osmanlı devleti vatandaşları beklenmedik özgürlükleriyle meşgulken, padişah kendisine sadık Arnavut subayları İstanbul’da toplayarak halkın seçtiği meclisi dağıtmaya karar verdi. Karşı devrim 31 Mart 1909’da patlak verdi. Ordu meclisi işgal etti ve kapattı. Bakanlar tutuklandı ve idam edildi. Başbakan değiştirildi. ve “öfkeli vatandaşlar” Kılıçy ve Adana’da Ermenileri katletti. Yunanlılarla da aynı şeyi yapmak istiyorlar ama Balkan yarımadasında işler farklıydı. Hareket Ordusu zaten İstanbul’a yürüyordu. Aya Stefanos (yeşilköy) ‘da, seçilmiş senatörler ve milletvekilleri tarafından karşılandı. Orada ulusal meclis bir kuruldu. Meclisi işgal edenler yasa dışı ilan edildi ve Abdülhamid sınır dışı edildi. 12 Nisan’da Hareket Ordusu, İstanbul’u ele geçirdi. Karşı devrimcilerin liderlerinden 40’ı meydanlarda asıldı. Geri kalanlar hapsedildi. Abdulhamid, Selanik’te Villa Allatini’de ev hapsine alındı. Yerine kardeşi Reşat adında padişah ilan edildi.
İktidarın kontrolünü sağlayan Genç-Türkler zamanla gerçek yüzünü gösterdi. Liberalizmin arkasında aşırı milliyetçilik vardı. “Osmanlı eşitliği” bölgedeki tüm etnik grupların Türkleşmesini hedefliyordu. Yunanca, Sırpça, Bulgarca vb. okullar merkezi otoritenin gözetimi altına girdi, kiliselerin işleyişine ilişkin yasalar Hristiyanların öfkesine neden oldu. Genel silahsızlandırılma yasası, jandarmanın evleri işgal, aramaları, azınlıklara dönük şiddet huzursuzluğu artırdı. İlk tepkiyi Bulgar partizan çeteleri gösterdi. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun bütünlüğü için geri sayım başlamıştı.
Selanik’in Düşüşü – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
Hiç aklımıza gelmezdi. Her yer gidebilirdi ama Selanik… Vatan toprağı gidemezdi, şakası bile yapılmazdı.
Bir gün Selanik elimizden gitti şaşakaldık…
Salih Bozok Paşa…
Balkan Savaşı ufukta görünürken, 1908’de Selanik’i ziyaret eden Megali Idea’yı hayata geçirmek üzere görevli Yunan heyeti kentin sosyoekonomik yapısı hakkında incelemelerde bulundu. Olası bir Yunan işgali sırasında Yunanistan’ın izlemesi gereken politikanın ana hatlarını belirlendi. Hazırlanan rapora göre, Selanik’in ekonomik hayatında Rumlar pek söz sahibi değillerdi. Bunun tersine çevrilmesi ve Rumların kentin gerçek hakimleri haline getirilmesi, Yunanistan’ın çıkarları açısından zorunluydu.
Selanik bir Türk ve Yahudi kenti olmaktan çıkartılmalıydı. Rapordan sonra, Yunan makamları, bu durumu tersine çevirerek Rumları şehre hakim kılmak üzere çaba harcamaya başladılar. Bu amaçla, söz konusu dönemde Selanik’te Yunan bankaları kuruldu. Rum çiftçiler tarafından yetiştirilen tarım ürünlerinin Yahudi komisyonculara satılmaması yönünde propagandalara hız verildi.
Bilindiği gibi I. Balkan Savaşı 8 Ekim 1912’de başlamış, 30 Mayıs 1913’te Osmanlı Devleti’nin ağır yenilgisiyle sona ermiştir. Dört yeni ve küçük devlet, büyük Osmanlı Devleti’ne karşı kafa tutmuş ve şaşılacak başarılar elde etmiştir. Bu ağır yenilgiden sonra Osmanlı Devleti, Edirne’nin batısında bulunan bütün Rumeli topraklarını kaybetmiştir. Ayrıca Ege Adaları’ndan Bozcaada, Limni, Semadirek ve Taşoz adaları işgal edildi.
Ekim 1912 yılında Balkan Savaşı sonunda Yunan kuvvetleri şehri kuşattılar. Yunan kuvvetleri çetelerden oluşuyordu ve Selanik’te de 26.000 askerin olduğu bir Osmanlı Garnizonu vardı. Ama garnizon komutanı Tahsin Paşa tek bir mermi atmadan Şehri Yunanlılara teslim etti. Ardından Fransa’ya yerleşti. Oğlu Yunan vatandaşı oldu. Hasan Tahsin Paşa’nın mezarı gayet özenle korunmuş. Selanik’te Yunan Kara Kuvvetleri’ne ait bir müzede bir Osmanlı paşasının mezarının bulunması, sevildiğine bir işaret.
Selanik’in tek kurşun atılmadan Yunanistan’a teslim edilmesi Selaniklilerde şaşkınlık yarattı. Osmanlı Askerlerden toplanan silahlar şehrin girişine dağ gibi dikilmişti. Yunan çeteciler Askeri ve halkı kılıçtan geçirdiler. Halkı vaftiz etmeye çalıştılar.

8 Ekim 1912’de savaşın başlamasıyla Yunan ordusu, Alasonya Dışkata, Kırkgeçit, Lazarat ve Yenice-Vardar savaşlarını kazanarak, Selanik’e yöneldi. Türk birlikleri çözülmüş ve geri çekilme harekâtı kısa sürede düzensizliğe dönüşmüştü. Bundan sonra Selanik’teki Türk ordusu tarafından alınan hiçbir savunma önlemi sonuç vermedi. Savaş alanından uzaklaşan Türk birlikleri, birbirine karışmış; emir dinlemeyen bir kalabalık hâlinde Selanik’e doğru çekilmeye başlamıştı.
Selanik’te sürgün hayatı yaşayan II. Abdülhamid, düşmanın ilerlemesi karşısında Selanik’in tehlikeye düşmesi üzerine 1 Kasım 1912’de İstanbul’a nakledildi.
Kuzeyden ise 5 Kasım 1912’de Pirlepe’yi işgal eden Sırplar, bir piyade birliğiyle Vardar boyundan Selanik’e doğru ilerliyordu. Yenice’de mağlup olan Osmanlı kuvvetlerinin kuzeye doğru çekilmelerine engel olmuş, onları geri püskürtmüştür.
Bulgarlar da kuzey ve kuzey-doğudan ilerlemekteydi. Süvariler 4 Kasım 1912’de Yunan süvarileriyle birleşti.
Yunan Ordusu Komutanlığı, Bulgarların Serez, Sırpların Manastır doğrultusunda ilerlediklerini haber aldı. Bulgarların, Yunan Ordusundan önce Selanik’e girmelerinden endişe eden Yunan Başkomutanlığı telaşlandı ve kısa zamanda Selanik’in alınması emredildi.
7 Kasım 1912’de Osmanlı Kolordusundan tümenlere gelen emirde “Mevcut durum dolayısıyla Yunanlılarla barış görüşmelerinin başlamak üzere olduğu, bu sebeple, Yunanlılara ateş açılmaması” emredildi.
Ordunun morali bozulmuş, Selanik’teki Müslüman ve Musevi sakinlerinin cesareti de kırılmıştı. Şehrin durumu çok kötüydü. Kaçan askerlerden başka Makedonya’dan kaçan elli bin muhacir, aileleriyle beraber sokaklara doluşmuşlardı.
Yunan askerleri 9 Kasım 1912’de savaşmadan galip olarak Osmanlı’nın İstanbul’dan sonraki en büyük ikinci şehri Selanik’e girdiler. Şehirde Türk katliamı başlamışdı. Bunlara Yunan makamları seyirci kalmış, birçok İttihat ve Terakki Partisi mensubu tutuklanmıştır. Partinin kurucularından Dr. Nazım Bey de tutuklananlar arasındaydı. Türk askerleri aç bırakılmış, askerler ve Rum halk tarafından aşağılanıp dövüldüler. Aya Sofya’nın tepesine yeniden haç takıldı. Türk halkın malları talan edildi, kadınlar taciz edildi ve erkekler dövüldü.
Yunan ordusunun ve yerli Rumların, Türklere ve Yahudilere yaptığı baskılar o derece büyük boyutlara ulaştı ki, dönemin önde gelen Avrupa gazetelerinin birçoğu bu konuda haber ve makaleler yayınlayarak, Avrupa hükümetlerini katliamları durdurmaya çağırdılar. İngiltere’nin Times gazetesi bu konuda şöyle yazmaktaydı:
“Türkler ve Yahudiler her sokakta durdurulup, tepeden tırnağa üst aramasına tabi tutuluyorlar. Saatleri, çantaları ve değerli neleri varsa gasp ediliyor. En ufak bir direnişte şiddet görüyorlar. Yunan subayları, gözlerinin önünde olan bu olaylarda saldırganları durdurmak için kıllarını kıpırdatmıyorlar. Yerli Yunan basını Türkleri ve Yahudileri hedef alan ve halkı kışkırtan yayınlar yapıyor. Bunların sonucunda talihsiz Yahudiler’in malları yağmalanıyor, kötü muameleye tabi tutuluyorlar. Selanik’te, nüfusun yaklaşık yarısını oluşturan 75.000 Yahudi yaşıyor. Bu durum kenti, Rum nüfusun genellikle baskın olduğu Doğu Akdeniz liman kentleri arasında farklı bir konuma koyuyor. Yahudiler her zaman sadık birer Osmanlı vatandaşı olmuşlar ve her zaman tam bir dinsel özgürlük yaşamışlardı.”
Fransa’nın Le Temps gazetesi de benzer bir manzara yansıtmaktaydı:
“Birçok Yahudi kötü muameleye tabi tutuldu ve özellikle bunların eşyalarına el konuldu. Dükkanlar yağmalandı, sinagoglara zarar verildi.”
Bu arada 10 Kasım 1912 günü Yunan Tesalya Ordusu ve Bulgar prenslerinin komuta ettiği iki Bulgar taburu şehre girdi. Bu iki taburun Yunanlılardan izin alarak girmesinden faydalanan Bulgar Tümen Komutanı, gece vakti bütün tümenini şehre soktu ve merkezi yerleri işgal ettirdi. Doyran yönünde
ilerlemekte olan Sırp birliği ise komitacılarla birlikte, 11 Kasım 1912 günü Selanik’e girdi.
Aynı gün Yunan Kralı Georgios, Selanik İstasyonu’nda törenle karşılandı. Bu sıralarda, bir Bulgar alayı, şehrin ana caddelerinde, merasim geçişi yapıyordu. Bu karışıklık, daha sonra Çatalca’da asker ihtiyacı olan Bulgarların askerlerini Selanik’ten çekmesi ile son buldu.
Selanik, 10 Ağustos 1913’te imzalanan Bükreş Antlaşması ile resmen Yunanistan’a bırakıldı.
Böylece 550 yıl süren hâkimiyetten sonra, bütün Rumeli terk edildi. Milyonlarca Türk, Anadolu’ya geri dönmek için yollara düştü. Balkan Devletlerinin bağımsızlık hareketleri ve isyanları sırasında da çeşitli çileler çekerek zulümlere uğrayan Balkan Türklerinin bu göçü, ara ara günümüze kadar sürdü
1917 Yangını – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
Yunanlılar 500 yıldır Selanik’in asıl efendisi olamadılar. Yahudiler ve Türkler’den sonra hep üçüncü sırada kalmışlardı. Hatta Selanik’in işgali bile bir tesadüf yada rüşvet olarak açıklanabilir. Bulgarlar, Sırplar ve Yunanlılar, farklı yönlerden Selanik’e doğru ilerlerken Hasan Tahsin Paşa, her nedense şehri savunmamıştı. Bulgarlar ve Yunanlılardan gelen barış tekliflerinde Yunanlılara evet derken Bulgarların önerisini reddetmişti. Selanik’e birer gün arayla Yunan, Bulgar ve Sırp orduları girmişti.
Nihayet 1913 Selanik’in resmen Yunanistan’a katıldı. Milliyetçi Rumlar için Selanik’in tamamıyla saf bir Yunan şehri olması gerekiyordu. Mevcut çok uluslu ve çok kültürlü yapı rahatsız edici ve can sıkıcıydı. Askersiz ve güvensiz kalan Türkler yavaş yavaş ve korkutularak gönderiliyordu.
Selanik’in Osmanlı geçmişini silmek ve etnik Yunan kenti yapmak için yeniden inşası oldukça konuşulan bir konuydu. Venizelos’un da belirttiği gibi bir Osmanlı şehri görünümünü sürdüren Selanik’in modern şehircilik ve Helen tarihini yansıtır şekilde yeniden inşası zorunluluktu. Bu esnada 1914 yılında 1.Dünya Savaşı patlak verdi. 1917’de Yunanistan’ın batılı güçlerin yanında savaşa girdiğinin açıklanmasından birkaç hafta sonra Selanik yangını çıktı. Daha önce batılı ülkelerin tepkilerinden korkan Yunan hükümeti için korkacak bir şey kalmamıştı.
18 Ağustos 1917’de Yılan Mermer mahallesinde yangın başladı. Sözde mahallede patlıcan kızartan yaşlı bir kadının mutfağından yangın çıkmıştı.
O sırada Selanik, General Serrail yönetiminde İngiltere, Fransa ve Rusya müttefiklerinin askeri kontrolü altındaydı. Tarihçilerin anlattıklarına göre General askerlerin yangına müdahalesine izin vermedi. Aksine yangını durdurmak bahanesiyle şehrin çeşitli yerleri dinamitle bombalandı.
Selanik, Osmanlı yönetiminde 1840, 1846 ve 1890’da da yanmış, ancak eski planlara uygun olarak yeniden inşa edilmişti. Ancak bu sefer yeniden inşanın amacı Selanik’in çok uluslu ruhunu korumak değil, tam tersine Selanik’in yeni sahiplerinin vurgulanması, şehrin Helenleştirilmesi, azınlıkların göz ardı edilmesi, Yunanlılaştırılması esas alındı. Bu yangın, tarihsel ve demografik yapıyı değiştirmek için tam bir fırsattı. Bu değişikliklerle yeni sahipleri şehir için yeni bir kimlik oluşturacaktı. Eski mahalleler yok edildi. Sakinlerinin ya yerleri değiştirildi yada göçe zorlandı. Çok ırklı, çok kültürlü ve çok dinli geçmişe artık yer yoktu. Başta Türk etkisi olmak üzere yabancı etkisi tamamen silinmeliydi. Yangın şehrin 1 kilometrekarelik tarihi merkezini yok etti. Bu aslında şehrin hem ticari, hem yönetimsel ve dini merkezlerinin olduğu yerdi. Yok olan alanlar arasında büyük bölüm Yahudi ve Türk mahalleleriydi. 9,500 bina yandı 11,000’i Türk, 54,000’i Yahudi olmak üzere 70,000 kişi evsiz kaldı. 45 sinagog, binlerce ev, dükkan, iş han, atölye, fabrika, kulüp, hayır kurumu, okul yandı.
Şehir yeni bir plana göre yapılacaktı. Ve tüm inşaat izinleri yasaklandı. 1924’de açık artırmaya çıkıldı ve yeniden inşa izni ancak 1928’de verildi. Yeniden inşa çalışması farklılıkların yok edilmesiyle başladı. Türkçe cadde ve mahalle isimleri derhal değiştirildi. Onun yerine “Akropolis Caddesi” gibi Helen referanslı isimler verildi. Ayrıca şehirdeki Osmanlı görünümü de silinmeye başlandı. Şehirdeki bir cami hariç tüm camilerin minareleri sözde yıkılma tehlikesi gösterilerek yerle bir edildi. 1925’den itibaren Türk mezarlıkları tahrip edildi. Mermerler satıldı veya inşaatlarda kullanıldı. Türkçe yazıtlar ya kaldırıldı yada siyah boyayla kapatıldı. Daha da önemlisi şehrin adı Selanik’ten Thessaloniki ye çevrildi. Yakın zamana kadar Yahudilerin Saloniki, Bulgarların Solun ve Türklerin Selanik olarak adlandırdığı şehir aniden kimsenin kullanmadığı Thessaloniki oldu. Yangından sonra çevredeki tüm ilçe ve köy isimleri Türkçe veya Bulgarca’dan Yunanca’ya çevrildi. Sadece bu da değil aynı zamanda sakinlerinin de isimleri Yunanca isimlerle değiştirtildi.
Yangından bir süre sonra Yahudiler ve Türkler evlerini ve işletmelerini geri almaya çalıştılar ama bunlar boş çabalardı. Osmanlı’da var olan renkli kültüre artık yer yoktu. Etnik kimliğe göre olan mahalleler yerlerini gelir düzeyine göre oluşmuş mahallelere bıraktı. Verilen tazminat oldukça düşük bir paraydı. Bu yüzden sadece zenginler eski bölgelere döndü, orta gelirliler ve fakirler ya Selanik’in dış banliyölerıne yada Yunanistan dışına gittiler.
The New York Times bile 1919’da Yunan hükümetinin yangının nedeni için hiçbir zaman “tatmin edici bir açıklama” sunmadığını – yanmış patlıcan hikayesinin ikna edici olmadığını – ve “Makedonya’nın antik gettosunun ortadan kalkmasını” kutlayan Atina’nın önde gelen gazetelerinden gelen “sevinç çığlıklarını” kaydetti.
1925 yılında üniversite kampüsünün genişletilmesi bahanesiyle Türk mezarlığı kamulaştırıldı. Bu, Yunan yetkililerin Yunanlılar dışındaki tüm etnik grupların çıkarlarını hiçe saydığının kanıtıydı.
Selanik Yahudileri – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
Selanik şehri, ilk defa 1380 yılında Osmanlı Türklerinin eline geçti. Sonra tekrar Bizans İmparatorluğunun topraklarına katılan şehir, bir süre Venediklilerin elinde kaldı. 1430 yılında Osmanlı Padişahı II. Murat şehri savaşarak geri aldı. Şehre Yenice-i Vardar’dan 1000 Türk iskan edildi. O yıllarda küçük bir Yahudi cemaat şehirde yaşıyordu. Ancak İstanbul’un fethinden sonra ticareti iyi bilen Yahudilerin getirilmesini isteyen Fatih tarafından İstanbul’a göç ettirildiler.
1492’den sonra İspanya, Portekiz, Almanya ve diğer bazı ülkelerden gelen Yahudilerle nüfus yapısı önemli ölçüde değişti ve Yahudiler şehrin en fazla nüfusa sahip dini grubu oldu.
Osmanlı Devleti’nin desteğini arkasına alan Yahudiler, Selanik’te, yeni bir dokumacılık merkezi inşa ettiler. Osmanlı limanları ve İtalyan krallıkları ile yapılan ticaret sayesinde zenginleştiler. Ama en önemli müşterleri, ordunun ihtiyacı olan çuha dokumaları Selanik’ten alan Osmanlı Devleti idi. Selanik Yahudileri Ladino, İbranice, Türkçe konuşuyorlardı.
1648’de İzmir’de mesihliğini ilan eden Sabetay Sevi’nin ölümünden sonra müritlerinin Selanik’te bulunan eşi Ayşe etrafında toplanması sonucu 300 kadar zengin Yahudi aile 1686’da İslam’a geçti ve Sabetaycı bir topluluk oluştu.
Sanılanın yada bugünkü Arap milletçisi basının etkisinin tersine Osmanlı İmparatorluğu’nda Yahudiler ve Türkler daima yakındırlar. Ve sorun yaşamamışlardır. Bu sadece Selanik’te değil, İstanbul’da, İzmir’de ve Anadolu’da böyledir. Ancak Rumlar ile Yahudilerin durumu hiç te böyle değildi. Geleneksel olarak Yunanlılar, Ortodoks Paskalya Yortusu esnasında Rumca “Yahudi” olarak adlandırdıkları Judas’ın bir kuklasını yaparak, bunu sokaklarda gezdirmekte, bu esnada kukla halk tarafından taşlanmakta ve daha sonra da yakılmaktaydı. Bu olay sırasında zaman zaman Yahudilere ve Yahudi mahallelerine de saldırılarda bulunulmaktaydı.
Selanik Rumlarının çıkardığı Harostis Thessalonikis gazetesi, Yahudilere karşı ekonomik bir savaş başlatılması gerektiğini yazan makaleler yayınladı. Yahudiler ise, Yunanistan güdümlü bu kampanyaya karşı koymak için “Club des Intimes” adlı bir birlik kurdular. Kentin Türk yöneticileri, iki cemaat arasında oluşan gerginliğin bir çatışma doğurabileceği endişesiyle, Rum gazetelerinde Yahudileri hedef alan yayınların yapılmasını yasakladılar. Yine de, Selanik’in 1912’de Yunanlılar tarafından işgal edilmesine kadarki dönemde iki cemaat arasındaki gerginlik sürdü.
27 Ekim 1912’de, Yunan ordusunun Selanik’in dış mahallelerini ele geçirmeye başladığı sırada, yerel bir Rum gazetesi olan Embros bir haber yayınlayarak, bazı Yunan askerlerinin yediklerinden zehirlendiklerini ve bunun Yahudilerin bir komplosu olduğunu duyurdu. Herhangi bir araştırma yapılmadan yayınlanan bu haber, Rumların Yahudilere karşı harekete geçmesi için yeterli oldu.
1912 yılında Selanik’in Yunanistan’a geçmesinden sonra Yahudiler, Türklerle işbirliği yapmakla ve hain olmakla itham edildi. Hem Yunan ordusunun hem de yerli Rumların baskısına maruz kaldılar. Selanikli Rumlar, büyük bir fanatizm örneği sergileyerek Türk ve Yahudi mahallelerine saldırmaya başladılar. Yunan askeri birlikleri saldırıları engellemek yerine, çoğu zaman fanatik Rumlarla birlikte hareket ettiler. Olaylar tam bir pogrom niteliği taşıyordu. 50’den fazla kadının ırzına geçildi. Yahudilere ait 400 dükkan ve 300 ev yağmalandı. Yağmalamaya karşı koymaya çalışanlar öldürüldü. Sık sık kan iftiralarına maruz kalan ve Türklerle işbirliği yapmakla suçlanan Yahudiler, sistemli bir biçimde, yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan çıkarıldılar. Kentler arasında mal taşıyarak geçimini sağlayan Yahudi tacirleri, Yunan çetelerinin saldırıları dolayısıyla işlerini bırakmak zorunda kaldılar.
Selanik olaylarını en yakından takip eden ve tüm ayrıntılarıyla kamuoyuna yansıtan gazete ise Londra’da Yahudilerin çıkardığı, The Jewish Chronicle oldu. Gazete 1913 başından itibaren düzenli olarak verdiği haftalık raporlarda şu manzarayı yansıtmaktaydı:
“Selanik’te Yahudilere yönelik yağma, gasp ve benzeri eylemler devam etmektedir. Yunan askeri makamları bunları durdurmak için bir girişimde bulunmamaktadır.” (3 Ocak 1913)
“Selanik’in tüm Yahudi cemaati, Yunanlıların yağma hareketi sırasında hayatlarını kaybeden iki şehidin cenaze töreninde bir araya geldiler. Tören esnasında Yunanlılara ait tüm dükkanlar ve Türk dükkanlarının büyük çoğunluğu kepenk indirdi. 12.000 kişilik muazzam bir kortej oluşturuldu. Yunan makamları kortejin önüne barikat kurdular. Yüzbaşı Axialos komutasındaki jandarmalar, silahlarını doldurarak, kortejden dağılmalarını istediler. Buna rağmen başarılı olamadılar.” (10 Ocak 1913)
“Kentin Yunanlılar tarafından işgal edilmesinden bu yana, gururlu Yahudi cemaatinin yaşantısında çok önemli değişiklikler meydana geldi. Bundan önce Rusya ve Romanya Yahudilerinin yaşadıkları derecede büyük bir felaket ve kötü kaderle tanıştılar.” (24 Ocak 1913)
“Yunanlıların kalbinde Yahudilere karşı köklü bir kin ve kıskançlık duygusu yerleşmiştir. Biz bu duyguların acıklı neticelerine katlanmak zorundayız.” (24 Kasım 1913)
Bu baskıların yoğun bir biçimde dünya basınında yer alması sonucu Venizelos hükûmeti Yahudilere yönelik eylemlere karşı önemler almak zorunda kaldı.
Yunanistan, 1912-1919 döneminde, Yahudilere karşı yumuşak bir politika sürdürerek, Selanik’in sosyal, ekonomik, kültürel ve endüstriyel hayatına egemen olan Yahudileri kazanmaya çalıştı. Selanik ve civarında oturan 75bin Yahudi bu bölgenin sosyoekonomik ve politik dinamiklerini oluşturuyordu. Önceleri Yunanistan’ın sözde uzlaşma elini geri çevirmeyen Selanik Yahudileri, zamanla bu tür bir bütünleşmenin kendi aleyhlerine olacağının bilincine vardılar. Yunanistan’ın Selanik’e hakim olması, Yahudilerin Balkanlar’la ilişkisinin koparılması anlamına gelmekteydi. Öte yandan böyle bir durum, Selanik’in sistematik bir şekilde Helenleştirilmesi, Yahudi kültür ve varlığının dışlanması demekti.
Yangının çıkış nedeni ne olursa olsun, yangın sonrası gelişmeler, olayın Yahudilere değil, Yunanlılara bazı avantajlar sağladığını göstermektedir. Yangından bir hafta sonra hükümet, tahribata uğrayan tüm alanları kamulaştırmış ve kentin yeniden imarı için bir plan hazırlamıştır. Ancak, bu plan çerçevesinde yeni binalar inşa edilirken, yangından madur olan Yahudiler ve Türkler, Yunanlılarla eşit haklara sahip olamamışlar ve yeni Selanik’ten dışlanmışlardır. Mahallelerini kendileri inşa etmek isteyen Yahudilerin işleri, hükümet tarafından bilinçli olarak yavaşlatılmıştır. Tüm bunlar ise Hükümet ile Yahudiler arasında gerginliğin tırmanmasına yol açmıştır.
Selanik’in Balkan Savaşı’nda işgal edilmesiyle birlikle hız verilen Helenizasyon süreci, 1917 yangınıyla zirve noktasına çıkmıştır. Ancak 1930’lu yıllarda tam anlamıyla sonuçlandırılabilecek olan bu süreç, çok sayıda Yahudi ve Müslümanın kenti terk ederek Osmanlı Devleti’ne ve daha sonra Türkiye’ye göç etmesine yol açmıştır.
1917 Büyük Yangını en çok Yahudi ve Türk mahallelerini vurdu. 9,500 bina yandı 54,000’i yahudi olmak üzere 70,000 kişi evsiz kaldı. 45 sinagog, binlerce ev, dükkan, iş han, atölye, fabrika, kulüp, hayır kurumu, 8 okul yandı. Verilen yetersiz tazminat yüzünden ancak zengin Yahudiler eski mahallelerine dönebildiler. Diğerleri ya Selanik dışına yada Yunanistan dışına gittiler.
Yerel Yahudi liderler yurtdışındaki Yahudi örgütlerine ve büyük güçlere, Yunan hükümetine müdahale etmeleri için dilekçe verdiler, ancak başarılı olamadılar. The New York Times bile 1919’da Yunan hükümetinin yangının nedeni için hiçbir zaman “tatmin edici bir açıklama” sunmadığını – yanmış patlıcan hikayesinin ikna edici olmadığını – ve Atina’nın liberal eğilimli günlük bir gazetesinde, yangından ve Makedonya’nın kadim gettosunun yok olmasından duyulan mutluluğu yansıtan haberler yer aldıkça, Selanikliler doğal olarak şüphelerini bu yöne çevirdiler.” denilmekteydi.
1923 yılında Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan nüfus değiş tokuşu anlaşması ile Anadolu’dan Rumlar Selanik’e geldiler. Bu yoğun göç sonucu artık Yahudiler şehirdeki nüfus çoğunluğunu kaybettiler. 300bin Türk’ün de Türkiye’ye gitmesi sonucu şehirdeki tek yabancı azınlık haline geldiler. Düzenlenen yeni yasalarca ticari hayat Yahudiler için zorlaştı. Aslında Türklerin ve Yahudi mezarlığına bitişik Türk mezarlığının başına gelenler Yahudilerin geleceğinin nasıl olacağı konusunda ipucuydu.
Selanik Yahudileri ile Yunan devleti arasında artan gerginliklere rağmen ve şehri daha “Yunanlı” hale getirme taleplerinin artmasına rağmen, Yahudi toplumu birkaç düzine yeni sinagog ve yeni bir okul inşa edebildi. Yahudi hastanesi ve tıbbi dispanseri yeniden açıldı. Tüberküloz kliniği, kız yetimhanesi ve doğumhane de dahil olmak üzere yeni kurumlar kurdu.
1924-1936 döneminde iktidardaki Liberal Parti’nin önderliğini yaptığı antisemitik söylem, Yunanistan Yahudilerinin yaşantılarının her geçen gün daha da zorlaştırdı Yunan Hükümeti’nin ardı ardına aldığı bazı kararlar, Yahudilerin ekonomik hayattan dışlanmaları sonucunu doğurdu. İthal mallara uygulanan gümrük vergisinin artışı, Yahudilerin sınır ötesi ticaret yapmaları imkanını kısıtladı. Ürün pazarlarının Cumartesi günleri kurulmasını öngören düzenlemeyle, kutsal Cumartesi günleri çalışmaları yasak olan Yahudiler bu sahanın dışında bırakıldı. Hükümetin ithalat ruhsatı dağıtırken, Ortodoks Yunanlıları kayırması Yahudilere bir darbe daha vurdu. Son olarak, Pire’li deniz nakliyatçılarının Hükümet tarafından Selanik’e yerleştirilmeleriyle, Yahudiler, 400 yıldır kesintisiz ellerinde bulundurdukları Selanik limanı işletmeciliğini kaybetti.
Yahudi cemaatinin bel kemiğini oluşturan ekonomik gücün kırılmasından sonra Yunan Hükümeti, Yahudilerin eğitim kurumlarını hedef aldı. Yahudi öğrenciler için faaliyet gösteren ve çoğunluğunu Fransız okullarının oluşturduğu, yabancı eğitim kurumuları kapatıldı. Ayrıca, ilkokullarda, Yunanca dışında eğitim yapılması yasaklandı. Günlük yaşantılarında Yunanca’yı hiçbir zaman kullanmayan Yahudiler, Yunanca konuşmaya zorlandılar.
Siyasi alanda ise, Venizelos başkanlığındaki Yunan Hükümeti Selanik Yahudileri ve Batı Trakya Türkleri’ni ayrı seçim bölgelerine koyarak, parlamentoya ortak temsilci yollamalarının ve etkin bir muhalefet yapmalarının önüne geçti.
Venizelos’un antisemitik politikasından güç alanlar, Selanik Yahudilerine son bir darbe vurmak için 29 Haziran 1931’de büyük bir gösteri düzenlediler. Gösteriye katılan 2.000 Yunanlı, Selanik’te 220 Yahudi ailenin ikamet ettiği Kampbell mahallesine yönelerek, Yahudilere ve binalarına saldırmaya başladı. Saldırı sırasında yüzlerce Yahudi yaralandı. Ancak, mahalleyi tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan kalabalık, aralarında sinagog, okul, cemaat merkezi ile hahamın ve doktorun ikametgahlarının da bulunduğu çok sayıda binayı ateşe verdi. Yangın kısa sürede, yüzlerce yıllık Yahudi mahallesini kül etti.
Yangın kendi kendine sönmeye başlayana kadar olaylara müdahale etmeyen Yunan polisi, olayın faillerini ve Yahudi düşmanı kalabalığı yönlendiren ele başlarını yakalayamadı. Ama, bölgede aynı dönemde gerçekleştirdikleri antisemitik eylemler ve dağıttıkları Yahudi aleyhtarı broşürler, olayın Kosmidis ve Haritopoulos liderliğindeki Ethniki Enosis Ellas (Ulusal Helen Birliği) tarafından planlanıp gerçekleştirildiğinin kanıtlarıydı. Yine de bu örgütün hiçbir mensubu yakalanmadı.
Kampbell’de gerçekleştirilen pogrom hareketi, Selanik Yahudilerinin maruz kaldığı ne ilk ne de son saldırıydı. Ama, sistematik hazırlanışı, çabuk icra edilişi ve en önemlisi, devlet güçlerinin bu eylem sırasında ve sonrasında tepkisiz kalışları, Kampbell olayına ileride gerçekleşecek olayların habercisi olma özelliğini kazandırdı. Nitekim, çok kısa bir süre sonra Temmuz 1931’de, bu kez Selanik’in Harilaos mahallesinde bir sinagog kundaklandı, bunu 15 numaralı mahallede, Yunanlı bir grubun Sefardim Yahudilerine saldırması izledi. Yoğunlaşan antisemitik eylemlerin, diğer ülkelerde tepkiye yol açmasıyla, Yunan Hükümeti tıpkı 1913’te olduğu gibi, göstermelik bazı tedbirler aldı. Yahudi mahallelerine saldırılarda bulunanlar, yargı önüne çıkarıldı. Fakat, bu kişilerin hepsinin serbest bırakılması, önlemlerin ne denli samimiyetsiz olduğunu gözler önüne serer.
Hükümet aldığı önlemlerin samimiyetsizliğini, Yunanistan’da yaşayan Yahudilerin ülke dışına gönderdikleri mektuplara el koyarak daha da artırdı. Bu yolla, ülkede Yahudilere karşı yürütülen eylemlerin ulaştığı boyutların yabancı kamuoylarına duyurulmasının önüne geçilmeye çalışılıyordu.
1936’da Venizelos iktidardan uzaklaştırıldı ve cumhuriyet lağvedildi. II. George’un tahta geçirilmesi ve krallık rejiminin yeniden kurulmasıyla Yunanistan’da yeni bir dönem başladı. Başbakan Metaxas’ın diktatoryal bir yönetim sergilediği bu dönemde, Venizelos zamanında yoğun saldırılara maruz kalan Yahudiler nispeten rahat bir ortama kavuştular. Ancak, İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle, Yunanistan Yahudileri için tarihin en acı sayfalarından biri daha açıldı.
Yahudi cemaati 1917 yangınından ne kadar geri dönse de, 2. Dünya Savaşı ve Alman işgalinin yarattığı yıkım aşılamazdı. Naziler neredeyse tüm Yahudilerin mülklerini ellerinden aldı. Sınır dışı edilmeler ve cinayetlerle, şehrin tüm karakteri geri dönülmez bir şekilde tahrip oldu. Bir veya iki tanesi hariç birkaç düzine sinagog Naziler ve işbirlikçileri tarafından yok edildi. Yahudilerin tüm görsel izleri Selanik’ten silindi.
Selanik’e girmelerinden hemen sonra Almanlar ilk iş olarak, Yahudilerin çıkarmakta olduğu tüm gazeteleri kapattılar. Yahudilerin kurmuş olduğu dernekler dağıtıldı. Tüm Yunanistan Yahudilerinin dörtte üçünü oluşturan 56.000 Selanik Yahudisi, Alman askerlerinin ve onların Yunanlı işbirlikçilerinin vahşetine maruz kaldılar. Nazi işbirlikçisi Yunanlıların başında Başbakan Ioannis Rallis gelmekteydi.
80 futbol sahası büyüklüğündeki bir arazide 300.000’den fazla mezarıyla 1492 yılına kadar uzanan Avrupa’nın en büyük Yahudi mezarlığı da modern şehir planlaması taleplerinin avı haline geldi. 1917 yangını ve ardından şehrin genişlemesi nedeniyle Yahudi mezarlığı göze batar hale geldi. Nazi işgalinde Yunan makamları işgali Yahudi mezarlığını yıkmak için bahane olarak kullandılar. 1917 yangınında hasar gören kiliseleri yenilemek, “modern” yürüyüş yolları ve “modern” kent meydanları inşa etmek ve şu anda eski Yahudi mezarlığı üzerindeki Balkanlar’ın en büyük üniversitesinin kampüsünü inşa için mermer mezar taşlarını kullandılar.
11 Temmuz 1942’de Kuzey Yunanistan’daki Alman komutanı General von Krenzki, Selanik’teki tüm erkek Yahudilerin kentin meydanında toplanmalarını emretti. Yahudilere, çalışmaları için işçi kartı dağıtılacağı söylendi. 10.000 kadar Yahudi o gün akşama kadar Alman askerleri tarafından dövüldü. Ertesi gün de kentin batısındaki bataklık alana gönderildiler. Burada çoğu sıtma hastalığına yakalandı.
Şubat 1943’te Alman işgali altındaki bölgelerin yönetimini Nazi SS komutanlarının devralmasıyla birlikte, Yahudiler toplama kamplarına gönderilmeye başlandılar. Nazilerin Yunanlı işbirlikçileri bu durumdan son derece hoşnuttular. Özellikle Yahudilerin boşalttıkları alanların, Almanlar tarafından Yunanlılara verilmesini memnuniyetle karşılamaktaydılar. Selanik’in büyük Yahudi mezarlığı, üniversitenin genişletilmesi bahanesiyle Selanik belediyesinin kullanımına verildi. Kısa sürede, Yunanlılar bu mezarlığı tamamen tahrip ettiler. Mezar taşları kırıldı. Bazıları evlerin inşaat malzemesi olarak kullanıldı. Selanik’teki Agios Dimitrios kilisesinin döşemelerinde bugün bile, o dönemden kalan Yahudi mezar taşlarını görmek mümkündür. Mezarlığın yanı sıra, Yahudilerin boşalttığı evler, dükkanlar ve sinagoglar da Yunanlılara verildi. Yunanlılar evleri ve dükkanları kullanırken, okul, sinagog, kütüphane gibi binaları tahrip ettiler. Bu nedenle, 30 sinagogtan sadece bir tanesi savaş bittiğinde ayakta kalabildi.
Öğretim üyesi Polihronis K.Enepekidis tarafından 1969 yılında kaleme alınan ve tesadüfen Atina’daki bir kitapçıda bulunan “Yahudilerin Yunanistan’dan Kovulmaları, 1941-1944/SS Gizli Belgelerine Dayanarak” adlı kitapta yer alan, 2. Dünya savaşından önce tüm Yunanistan’daki 77.377 Yahudi’den yüzde 87’sinin Almanlara teslim edildiğini gösteren bir liste ise olayın gerçek yüzünü ortaya koymaktadır.
Sözkonusu kitapta; “Yunanistan’daki Yahudilerin el konulan mülklerinin Maliye Bakanlığı tarafından oluşturulan Yahudi mülklerinin idaresi komisyonu tarafından Yunan devletine devredildiğine, Yahudilerden toplanan paralarla oluşturulan fonun Selanik’teki Makedonya Genel Valisi Simeonidis tarafından, Bulgarların Trakya’dan kovaladıkları Yunanlı göçmenleri yerleştirmek için kullanıldığına, Yanya’dan toplanıp götürülen Yahudilerin şehirden çıkarılması sırasında “Yunanlıların yüzlerinde rahatlıkla görülebilecek olan gizli bir mutluluk ile Yahudilerin şehirlerden çıkışını izledikleri”ne, Yunanistan’daki Yahudilerin tutuklanması sırasında Yunan emniyet makamlarının Almanlara en fazla yardımı gösterdiklerine, Batı Trakya bölgesinde İskeçe, Dimetoka ve Dedeağaç’taki Yahudilerin 2. Dünya Savaşı sırasında yaşam koşulları ve toplama kamplarına götürülmelerine Alman belgelerine atıfta bulunarak yer verilmektedir. .
Yahudi ölülerinin yağmalanmış kalıntıları, bir asır önce, 1917 yangınının ardından başlayan, Alman işgali sırasında yoğunlaşan ve onun ardından devam eden sistematik ve şiddetli bir süreç olan kentsel yenilemenin gerçek yapı taşları haline geldi. Selanik’teki modern binaların çoğunun 1912 ve 1923’te Türklerden alınan ve 1917’de ve 1943’te Yahudilerden istimlak edilen arazileri üzerine inşa edildiğini çok az kişi fark edecektir.
Yunan Mutfağı -Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
Yunan yemekleri bu ülkede karşılaştığım en büyük sürpriz ve gezinin en güzel kısmıydı. Türk yemeklerinin aynısı ancak bazı yemekler daha lezzetli, bazıları ise hemen hemen aynı.

En ünlü ve geleneksel lezzet Bougatsa. Yani bildiğiniz peynirli Poğaça. Kahvaltı için tercih edilebilir.
Frappe, Selanik’e özgü ve buradan çıkmış bir kahve olduğundan heryerde buzlu frappe bulmak mümkün. Türk kahvesine Yunan kahvesi deselerde bire bir aynısı.
Yunan rakısı Uzo ise mezeler eşliğinde Beyaz Kule’ye karşı tüketilebilir. Akdeniz ve Doğu mutfaklarının füzyonu olan Selanik mutfağının tadını Halara adı verilen uzun akşam yemeklerinde çıkarabilirsin. Rahat ol, telaşa gerek yok anlamında kullanılan Halara’da yemek zamanında gelmez, içeceğinizi beklerseniz sinirlenmeyin! Yunanlılar tembeldir.
İpuçları – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
Genel şehir ziyareti için 1 gün yeterli bir süre. Eğer çeşitli lezzetli yemekleri tatmak ve gece hayatını görmek istiyorsanız iki gün tercih edebilirsiniz. Yaz aylarında dayanılmaz sıcaklara dikkat. Havalimanından şehir merkezine otobüs seferleri var. Kiosktan bilet almanız lazım. Şehir biraz kirli ve gürültülü. Kontrol olmadığı için toplu taşımaya para vermeye gerek yok.
Selanik Gece Hayatı – Selanik Gezi ve Fotoğraf Rehberi
To thedro sto bar (Το δέντρο στο) : Eski köşk tipi, yüksek tavanlı, eski ahşap kaplamalı, büyük bir merdivenli bir yapı burası. Duvarlarda gözlükler, şişeler, eski fotoğrafları görebilirsiniz. Müşteriler kitaplar ve masa oyunları bulunuyor. Canlı Yunan müziği.

Pastaflora darling : Zefxidos Caddesi’nde şehrin merkezinde bulunan bu mekan kahve be kokteylleriyle ünlü.
Pulp : Çeşit çeşit, renk renk biralar. Bira severler için en iyi mekan burası.
Coctail Bar : İlginç müzik, hoş insanlar ve kokteyller. Kokteyl fiyatları 7 – 10 euro arasında. Biraz pahalı olabilir ama güzel mekan.
ANASAYFA © Copyright Kivanc Turkalp Photography, 2016-2023